dış görünüşün insanları aldatması

uzaktan bakıldığında hilal bıyıklı, cengaver, etrafa kin kusan bir adam gibi görünüyor olabilirim ancak içimde henüz anne karnından yeni çıkmış bir kedicik var. sevgiye muhtaç bir yaşam sürüyorum.

dışı kedi içi sansardi şerefsizin

i̇nsanlar bazen bu aldanmayı seviyor

beni zamanında mafya çocuğu sananlar olmuştu efendim. insanlığa , olaylara karşı biraz soğuk olduğum için insanlarda pek rahatlatıcı bir izlenim vermiyorum sanırım :)

tip ferrari içi murat 131

aldatanın karakter olmasından iyidir.

kendim üzerinden örnek vermek istiyorum. yaklaşık 2 yıldır sevgilim olmadığını söylediğimde "her hafta birini götürüyosundur" tepkisiyle karşılaşıyorum hep..

lidyalılar parayı buldu, henry ford arabayı icat etti. kapitalist düzen aldı başını yürüdü. insani değerler maneviyattan maddiyata dönüştü. arkadaşlıklar, dostluklar çıkar üstüne kurulmaya başlandı. aşk edebiyatın aracı oldu, hoşlantı liseli ergenlere atfedildi. değeriniz zekanızla değil, kolunuzdaki saatle, ayağınızdaki ayakkabıyla belirlenir oldu. i̇şte modern dünyada ilişkiler böyle şekillenmeye başladı. bir insana verilen değer nasıl anlaşılır? birkaç afili sözle mi yoksa götürelecek kafenin menüsüne göre mi? maddiyat artık göz dolduruyor dedik ya, menüdeki fiyat baremi ilişkinizi şekillendiriyor. kültür seviyeniz, nezaketiniz, zekanız ve mizah yeteneğinizden çok cüzdanınızda ki banknotlar sizleri değerli kılıyor. i̇lişkide insanlar kitap gibi olmalı. neden mi? elinizdeki kitap renkli kapağa sahip, hatta kenarları altın kaplama, ciltli hoş bir kitap olsun. i̇nsanların dikkatini çekecek ve size imrenerek bakmalarını sağlayacaktır. bu da sizi doğal olarak mutlu edecek ve belki de popüler yapacaktır. ancak ne zaman ki kitabı masaya koyacak, insanların içini açıp onu okumasını sağlayacaksınız işte o zaman işler biraz tersine dönecektir. çevrenizdeki insanlar kitabı okudukça ne kadar boş ve saçma cümleler içerdiğini, güzel bir kapağa sahip olmasına rağmen aslında çok kof bir kitap olduğunu o zaman anlayacaklardır. o vakitten sonra kitabı uzakta görseler bile artık içini bildikleri için kapağı onları imrendirmeyecek, popülaritenizi kaybedeceksinizdir. diyelim ki elinizdeki kitap kapağı yırtılmış, eskimiş, rengi solmuş ve kenarları katlanmış kitap olsun. i̇nsanlar size gülecektir ve belki de alay edeceklerdir. bazı ortamlardan dışlanacak yalnızlığın esiri olacaksınızdır. ancak ne zaman ki kitabı insanlara okuma imkanınız olacak veya insanlar kitabı okuyacak işte o zaman iş değişecektir. onlar kitabın içinde yazan sözlerin, cümlelerin büyüsüne kapıldıkça siz de onların gözünde yükseleceksinizdir. kitabı uzaktan görseler dahi içindeki sözleri veya içerdiği bilgilerin gücünü bildikleri için imrenerek bakmaya başlayacaklardır. kitabın güzel kaplı olması içinin boş veya gereksiz olduğu anlamına gelmiyor. aynı şekilde dışının kötü olması da hiçbir şekilde içinin çok güzel olduğu anlamına gelmiyor. ancak estetiğin büyüsüne kapılmak çok büyük yanılgılara sebep olabilir. günümüz kadın-erkek ilişkilerinde ilişkinin kısa süreli olmasının sebeplerinden en güçlü olanı budur. kadın veya erkek fiziksel görünüm üstüne kurduğu ilişkisinin büyüsünü kaybetmeye başlar ve bir süre sonra eleştirdiği fiziksel zayıflığın da altına düşünce ayrılıklar, boşanmalar gerçekleşebilir. sadece kadın- erkek ilişkisinde değil, insanın hemcinsleriyle olan ilişkisinde de bu hususa dikkat etmesi gerekir. sebepsiz görünen tartışmalar aslında böyle büyük bir sebepten dolayı çıkıyor olabilir. dünya günden güne, saatten saate gelişimini sürdürüyor. dolaylı olarak insan ilişkileri de değişiyor. senelerdir insanların ağzından düşmeyen ''iç güzellik'' artık yok olmanın eşiğinde. maddiyatın maneviyatın üstüne çıkıp tepindiği bir çağda, dönemde yaşıyoruz. her an paralı bir asker sırtınıza bir mermi sıkabilir. dikkatli olmak lazım.

Günümüz insanlarının ortak özelliği sanırım, 2 yüzlü olmaları. Bir insanı gerçekten tanımak istiyorsanız ya ailesinin içine girin, böyle 1 hafta 10 gün kadar onlarda yatılı misafir olun ya da uzun yola çıkın. Bu sayede ne dış görünüşleri ne iki yüzlülükleri sizi aldatmaz. Tabii siz aldatılmak istemiyorsanız.

Genelde tipi piç olanlar karakter olarak da piç oluyor. Benim deneyimlerimce sekmez bu

Bu başlığı anlatmak için bir durumdan bahsedicem şimdi. Bir arkadaşım, diyelim ismi "xxx" olsun çok samimi değilim sadece arkadaşız. Diğer samimi olduğum bir arkadaşım var o da "yyy" olsun. "Xxx" arkadaşımla yeni tanıştık "yyy" arkadaşımla samimiyim ondan önce de arkadaşım yani ama birbirlerini tanimiyolar. Neyse bu bilgilendirmeden sonra olaya gelelim. Benim bir ara görüştüğüm bir çocuk vardı, bu çocukla da konuştuğumu "xxx" arkadaşım öğreniyor. Megersem benden önce de onlar zaten tanışıyormuş bu kız da fesatlık yapıp bana mesaj atıyor öğrendiği günün sabahı (hem de saat sabahın 6'sında) "sen bu çocukla sevgili mi oldun, sürekli bana yazıyoor" attiğı mesaj bu. Görünce şaşırdım ben de tabi nasıl yani dedim üstüne gelip boş boş konuştu ama yalan konuştuğunu konuşmasından bile anladım, kıskançlık yapıp önceden kendisi de tanıştığı için (ki ben bilmiyordum, bilsem bile umrumda olmaz çünkü yakınım değilsin aq. Ki zaten yakınım olmamasına rağmen gelip böyle bir mesaj atması da ayrı bir saçmalık orasına girmiyorum) neyse işte tabiki de olayın asıl kişisi ile görüştüğüm çocukla konuştum bunu yalan konuştuğunu söyleyip sinirlendi hatta üstüne mesajları bile attı ve mesajlarda o samimi olmadığım "xxx" dediğim kız buna mesajlar atmış :d. Kendisiyle arkadasligimi bitirip, hesap bile sormadım. Sildim, çıkarttım her yerden. Olayları gidip samimi olduğum arkadaşıma anlattım ("yyy" olan arkadaşıma). Üstte de söylemiştim olayları anlatmadan önce. Birbirlerini tanimiyolar. Bana yaptığı bu fesat olayından bahsediyorum kız hiç tanımamasina rağmen anlam veremiyor. Gelip bana "acaba yanlış mı anladın, niye böyle yapsın, erkeklere güvenme olabilir." Tarzı cümleler kurup inanmıyor. En son da ben çocuğun bana attığı ssleri gösterdim arkadaşıma ancak o zaman şaşırıp, kimden ne çıkar bilmiyoruz havalarına giriyor. "Kız kim ya merak ettim göster" dedikten sonra bu cümleleri kurdu... Ne yani sana güzel geldi diye, yaptığına inanmıyor musun ? Ne bu algı anlamıyorum ki. Olay cidden bu kadar basit mi yani. Dış görünüş çok kandırıcı, manipülatif bir olgu olmuş artık. İnsanların yanlışlarını bile (tanımamasina rağmen) görmemeyi kabul ettiriyor. Sürekli de "ay çok güzel kız, çok şirin, aşırı aşırı güzel" diye hesabına girip girip bana gösteriyor. Olayın ne olduğunu anladınız değil mi ? Şu bahsettiğim bir olayı çok kısa bir hikaye ile sonlandiricam. 5 tane adam var hepsini yan yana dizmisler ve hangisi sizce fail diye insanlara soruyorlar. Ve çoğu çelimsiz, şişman ya da gözlerine hitap etmeyen kişiyi seçiyorlar. Ve suçu işleyen fail de aralarında en yakışıklı olan çıkıyor, insanlar şaşırıyor. Olay bu kadar basit aslinda ve ben de dahil ara ara bu yanılgıya düşebiliyorum. Ummadığımız insanlardan çok farklı davranışlar çıkabiliyor, yaptıklarına inanmak istemiyoruz... Bu yanılgıya düşmemizin sebebi ilk dış görünüşlerinin üzerimizde uyguladıklari algıdan kaynaklanıyor. Sonrasında işte kariyeri, rütbesi, parası, ünü gibi gibi etmenler de girince pozitif ayrımcılık yaparak kendi içimizde yüksek bir yerde tutuyoruz. Ama bu hâlâ daha olmaya devam edecek olan bir mevzu, bunu da biliyorum...

(bkz: Seni melek sanmıştım olmuşsun kahpe)

(bkz: halo etkisi) (bkz: horn etkisi)